Gebelikte Beslenme Nasıl Olmalı?
Erken gebeliğin anahtar dönemindeki beslenme durumunun devam eden hayatta sağlığı belirleyen önemli bir risk faktörü olduğuna inanılmaktadır.
Gebelikte Beslenme
Erişkin hayatındaki diyabet, hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı gibi uzun dönem etkilerin bebek fetal programlama sonucu oluştuğu görülmektedir. Bu durum erken fetal hayattaki kritik dönemde meydana gelen uyarı ya da hasar sonucu fizyoloji ve metabolizmada uzun süre değişiklikler olduğu fenomenini kabul etmektedir.
Ana fikir şudur ki; Batı ülkelerinde bugünkü beslenme seviyelerine karşın anne karnındaki beslenme optimalin altındadır. Çünkü var olan gıdalar dengesizdir ve bunların fetüse taşınması plasentanın yapı ve fonksiyonundaki değişikliklere bağlı zorlaşmaktadır.
Kanıtlar göstermektedir ki anne karnındaki bir hasar daha sonra düzenleyici mekanizmalar yaş, şişmanlık ve diğer etkiler kendi kendine devam eden ve ilerleyen fonksiyonel kaybı başlatana kadar bu durum uzun yıllar sürmektedir.
İnsanda yetersiz beslenme ve doğumda düşük ağırlık sonrasında çocukluk çağında hızlı gelişmeye bağlı yaşamın ilerleyen yıllarında kalp damar hastalıklarında artış ve tip2 diyabeti ortaya çıkabilir. Günlük vitamin alımları mutlaka dengeli olmalı, içerisinde 5000 internasyonel ünite A vitamini olmak üzere, C, D, E, K, B16, B12 vitamini içermeli, folik asit içermelidir.
Anne beslenmesiyle gebelik sonuçları arasındaki ilişkiyle ilgili birçok kanıt folik asit ve nöral tüp defektleriyle ilişkisini araştıran çalışmalardan elde edilmiştir. Nöral tüp defektini azaltmak için gebelik öncesinde uygun folik asit düzeyi sağlanmalı ve ilk 3 ay boyunca sürdürülmelidir.
Meyveler, yeşil sebzeler, fasulye, fındık ve ekmek folik asitin başlıca kaynaklarıdır. Pişirme diyette bazı folik asit formlarının yıkılmasına yol açabilir. Önerilen günlük alım 400 mikrogramdır. Gebelikte folik asit ihtiyacı artar. Bebekteki nöral tüp defektiyle komplike olan gebeliklerde anne kanında homosistein düzeyinin artması ve kanda folik asit düzeyinin azalması, folik asite bağımlı homosistein metabolizmasındaki bir defekti işaret eder.
Vitamin A’nın yüksek dozları günlük izin verilen dozun 3 katından başlayarak doğum defektlerine yol açabilir.
Gebelik için beslenme programı şu şekilde olabilir; gebelik öncesinde beslenme riski olan kadınlara danışmanlık verilmeli, gebelik planlayan kadınlara günlük 400 mg. folat desteği verilmeli, nöral tüp defekti riski yüksek olan hastalara gebelik boyunca folat desteğine devam edilmeli ve doz 1200 mikrograma çıkarılmalıdır. Gebelik esnasında beslenme önerileri kişisel ihtiyaca göre yapmalı, demir eksikliğinin yaygın olduğu toplumlarda rutin demir desteği sağlanmalı, A vitamininin aşırı kullanılması önlenmeli, yenidoğan hemorajik hastalığından korunmak için ve antiepileptik ilaç kullanan hastalara K vitamini verilmeli, büyük miktarlardaki kafein miktarı engellenmelidir. Doğum sonrasında ise yenidoğan hemorajik hastalığını engellemek için yeni doğana tek doz K vitamini yapılmalıdır.
Gebeler kan şekeri düşüklüğüne duyarlıdırlar. Fizyolojik bir glukoz intoleransı mevcuttur. Bu nedenle beslenme ara öğünleri de oluşturacak şekilde 6 öğün olmalıdır. Uzun süreli açlıklara izin verilmemelidir. Karbonhidratlardan daha az, protein ağırlıklı bir diyet programı düzenlenmelidir. Yapay gıdalardan uzak durulmalı, mümkün olan en doğal yolla beslenilmelidir. Haftada 1 veya 2 defa balık, haftada en az 2 defa kırmızı et tüketimi gerçekleştirilmelidir. Sert kabuklu kuruyemişler, ceviz, badem, fındık folik asit ve omega3 açısından zengin gıdalardır. Yeşil yapraklı meyveler ve sebzeler mutlaka beslenme programına dahil edilmelidir. Günde 200-250 ml süt tüketilmeli, peynir tüketilmeli, diğer süt ürünleri de diyete eklenmelidir. Günde en az 8-10 bardak su tüketilmelidir. Adaçayı hariç bitki çayları tüketilebilir, rezene, ıhlamur ve papatya çayı tercih edilmelidir. Gebelik bir hastalık değildir, bu nedenle gebe kadınlar ellerinde diyet listeleri ve kalori programları ile gezmemeli ancak hekimi gerekli görürse bir diyetisyenden danışmanlık almalıdırlar.